Bu Kavramlar Neden Önemlidir?
Benzeri haklı çıkarmalar farklı tahakküm biçimleri için kullanılırlar. Bu yüzden tarım toplumlarının başlangıcında farklı hiyerarşilerin beraber ortaya çıkmış olması şaşırtıcı değildir. Farklı baskı türleri arasındaki sembolik, kavramsal ve nedensel bağlantılar dikkatimi çekiyor. Tahakkümün köklerine bakmaksızın toplumun yaralarına sadece bant koymuş oluruz. Ya da daha kötüsü, bir grubu alçaltırken bir diğerinin statüsünü yükseltmiş oluruz. Hiç birisi de uğruna mücadele ettiğimiz toplumu yaratmayacaktır.
Bu websitesi insanlara insan,çevre ve hayvanların maruz kaldığı baskıları insanlara anlatmak amaçlı bir site. Geçmişte, insanlar hayvanların maruz kaldığı zulümleri insanların maruz kaldığı zulümlerle kıyaslamaya kötü gözle bakıyorlardı; ancak, Marjorie Spiegel tarafından dile getirildiği gibi, “hayvanların yaşadığı acıları siyahlara (ya da başka grupların yaşadığı acılara) benzetmek sadece türcüler için hakaret niteliği taşıyor; hayvanların ne olduğu konusunda yanlış bir nosyon sahibi olanlar için böyle bir nitelik taşıyor.Kendisi gibi acı çeken bir canlının kendisine benzetilmesinden rahatsız olan insanlar türcülerin propagandasından etkilenen insanlardır.Hayvanlara olan benzerliğimizi reddetmek demek kendi gücümüzü inkar etmek ve altını oymak demektir.Kurban olanlardan çok bizleri kurban durumuna düşürenler gibi olmak istiyoruz demektir.”
Geleneksel değerleri eleştirmeliyiz.
Bu değerlere yaslanan politik kurumları eleştirmeliyiz.
Ve kendi önyargılarımızı eleştirmek zorundayız.
IRKÇILIK
Irkçılığı savunanlar farklı ırk gruplarını hayvanlara benzetirler.Böyle yaparak, o ırk grubu Batılılara kıyasla evrimsel manada daha aşağı ve daha az zeki olarak kabul edilir.Bir kez hayvan olarak damga yedikten sonra, o ırk grubuna hayvanlarmış gibi davranılabilir.
Farklı ırktan insanlar üzerinden tahakküm ve kontrol sahibi olma denemesi içerisinde kölelik yandaşı yazarlar Afrikalı Amerikalıları hayvan diye niteleyerek onları aşağıladılar. “The Negro as a Beast” (1900) gibi çalışmalar “Vahşi Zenci “ gibi klişeler yaratmıştır, bu tür klişeler de Afrikalı Amerikalıları maymunlara ve önüne gelenle seks yapan hayvanlara benzetmiştir.Siyahlar insan altı, kötülük dolu, suça yatkın, akıl sahibi olmayan insanlar olarak gösterilmiştir, böylece siyahlar beyaz erkekler tarafından kontrol edilip boyun eğdirilmesi gereken hayvanlar olduğu nosyonu sürdürülmüştür.
Bu tür insanlıktan çıkarıcı etiketler bugün de devam ediyor. Örneğin, beyaz bir üstünlükçü ırkçı felsefenin dünya görüşünü nasıl değiştirdiğini şöyle anlatıyor: “bambaşka bir dünyaydı…siyahları görürdüm ve hepsini de maymunlara benzetirdim”.
Bu teknik Nazi rejimi sırasında Yahudileri ezmek için de kullanılmıştır. Yahudilere genellikle “domuz”, “köpek”, “sıçan”, “fare” ve “parazit” gibi kelimeler kullanılmıştır, böylece Aryan ırkından aşağıda oldukları ispat edilmeye çalışılmıştır. Amerikan Yerlileri de bu tür bir dilden muzdarip olmuştur, sömürgeciler tarafından “vahşi hayvanlar” olarak görülüp “koyunlar gibi ehlileştirilmesi” gerektikleri düşünülmüştür. İnsan değil de hayvana yakın oldukları düşünülünce toplu kıyımların yapılması rasyonalize edilmiştir.
Hayvanları kullanarak dilde aşağılamak savaş zamanlarında da düşmanı küük düşürmek için kullanılmıştır. Japonlara 2. Dünya Savaşı’nda sarı maymunlar ve deli köpekler denmiştir. Vietnam Savaşı’nda Vietnamlılara toprağı işgal eden parazitler denmiştir. Irk gruplarını savaş zamanında hayvanlara dönüştürerek düşmanın acıya ve ızdıraba işkenceye maruz bırakmanın yarattığı suçluluk duygusu bertaraf edilmiştir.
Bugün hayvanları sömürmek için kullanılan yöntemlerin çoğu insan köleleri kontrol etmek için de kullanıldı. Tarihsel bir benzetme yaparak Jacoby hayvanların evcilleştirilmesinin insan köleliği için bir model yarattığını söyledi.
The Dreaded Comparison adlı roman Afrikalı Amerikalılara Kuzey Amerika’da yapılan korknuç eylemlerin bugün de hayvanlara uygulandığını ortaya koyuyor. Avrupalı sömürgecileri Afrikalıları anavatanlarından çalınca onları zincirlere vurup sıkış tıkış bir halde gemilerle Amerika’ya taşıdılar, koşullar öyle kötüydü ki siyahların yarısı yolda öldü. Bu gemiler bugün büyük baş hayvan taşımacılığı için kullanılmalarıyla ünlüdür, ve modern hayvan taşımacılığı koşullarının birebir aynısıdır. Domuzlar, tavuklar, inekler ve diğer hayvanlar 12,36 ve hatta 72 saat boyunca su veya yiyecek olmaksızın çok zor hava koşullarında nakledilmekte ve bu hayvanların bir çoğu ulaşım stresinden kaynaklı aşırı kilo kaybı yaşamaktadır.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...