25 Mayıs’ta 269 eylemcileri hayvanları içinde ölmekte oldukları hapisaneden kurtardı.
İçeri izinsiz girmekle hayvanları serbest bırakmak arasındaki fark ne? Suç ve hayat kurtarmak arasındaki fark ne? Resimlere bakın.
Şimdi tuzağa düşürüldüğünüzü, özgürlüğünüzden mahrum bırakıldığınızı, ailenizden koparıldığınızı, açlıktan ve susuzluktan ölmek için bir kenara atıldığınızı hayal edin.
Kendinizi ne bir “pet” ne “yararlı” bir hayvan değil ; öldürülmesine izin verilen, hatta öldürülmesi arzu edilen bir haşare olarak düşünün. O felç edici dehşeti, acı ve ölümün dehşetinin o anlarını düşünün, karşılığında hiç bir şey talep etmeden birisinin geldiğini, ve sizi tanımadan hem de size özgürlük için bir delik açtığını, yaşama açılan bir yırtık açtığını düşününü. O insan derisi ne olursa olsun, tüylü ya da kürklü farketmeden bütün hayvanlara saygı duyuyor, işte o insan his ve duyguları olan bir canlıyı içine hapsetmiş bir telden tuzağı görmezden gelerek yürüyerek geçip gitmez, o insan, mutlaka, yanında cıvata kesici taşır.
Her hayvan adalet, şefkat ve özgürlüğü hakeder. Hepimiz 269’uz.
İsrail’de kargalara haşere gözüyle bakılıyor. Yetkililer onları tuzak kurarak yakalıyor, aç bırakarak öldürüyor, vurarak, zehirle ya da boyunlarını kırarak öldürüyor. Bugün bir hayvan hakları eylemcisi açlık tuzağına yakalanıp kalmış bir çok karganın yaşaması için ikinci bir şans tanıdı. Sesi olmayan hayvanlar adına yaptıkları için bu maskeli eylemcilere teşekkür ederiz.