Dr. Steve Best
Herşeyi yok eden manyaklarla savaştığımız, ivmesi yükselen bir Soykırımı durdurmaya çalıştığımız, hayvanlardan yana bir savaşın içindeyiz. Vaziyet gerçekten ciddi, artık bağlılıklar ve öncelikler konusunda herşey netleşmeli; artık barışçıl toplantıların, pankartların filan zamanı değil; artık yüzleşmeye, karşı koymaya veya sonuçlarına hazır olmalıyız; durum bu değilse o zaman siz olsa olsa narsist ve pasifistsiniz; poz ve ahkâm kesiyorsunuz demektir. Günümüzdeki bir çok eylemciye saygı duyuyorum, bazıları hapiste bazıları değil, bazıları hayatta bazıları değil. Bu savaşta askerler kaybettik, meselâ 1991’de öldürülen Mike Hill, 1993’te öldürülen Tom Worby, David Chain, 1995’te öldürülen Jill Phelps. Hepsi kasıtlı olarak avcılar, kamyon sürücüleri ve keresteciler tarafından cinayet kurban giden çevre ve hayvan hakları eylemcileri bu insanlar. Ayrıca 2001 yılında açlık grevi sırasında ölen Barry Horne’un cesaretini, 1985 yılında gerçek savaş koşullarında katil avcılara karşı dimdik bir şekilde gorilleri savunan Dian Fossey’nin fedakârlıklarını da unutamayız.
Ancak cesaret ve ilhamımı aslında 1961 yılındaki Freedom Riders, insan hakları eylemcileri ve Siyah Özgürlük Hareketi’nin hayatlarını riske atarak göze aldıkları şeyleri düşünerek buluyorum. Militan hayvan özgürlüğü ve radikal toplumsal değişimi açık açık savunduğum için sürekli işimi kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyayım; ama hayatımı kaybetme tehlikem yok. Kimsenin var mı? Sanmam. Ölüm tehditleri ve nefret kusan maillerin hepsi bir şaka; gerçek anlamda ciddi bir tehdit oluşturup bu durumu iki taraflı bir savaşa çeviremediğimiz sürece ciddiye alınmıyoruz anlamına geliyor.
Yüzlerce, binlerce insanın hayvanları korumak adına risk aldığı bir gün gelirse işte o zaman 1960’lı yıllarda, geçmiş on yıllarda nice cesur ve taviz vermeyen hareket gibi Siyah Özgürlük Hareketi ve insan hakları eylemcilerinin ulaştığı bir mücadele seviyesine ulaşmış olacağız. Bu arada 1988 yılında tarım, maden ve çiftçi eşkiyaları tarafından öldürülen Brezilyalı yağmur ormanları eylemcisi Chico Mendez’i de burada anmam gerekiyor; ayrıca 1995 yılında Nijerya’da Shell Oil’in hegemonyasına karşı çıktığı için devlet tarafından öldürülen Ken Saro Wiwa ve 2,000 insanı da unutmamamız gerek.
Sürekli tehlike koşulları içerisinde hayatlarını riske atıp öldürülen veya ölen binlerce insan var, bu yüzden FBI tarafından durdurulmak, tutuklanmak, sıkıntıya uğramak korkunuzu yenin, çekingenlikle değil cesaretle yaşayın. Hayatlarımızın risk altında olduğu gün hayvan ve dünya özgürlüğü mücadelelerinin daha üst bir seviyeye taşındığı ve sessiz sedasız süren bir Soykırımın gerçek bir direniş savaşına dönüştüğü gündür.
Umarım bu dönem hemen gerçekleşecek bir dönemdir, dizleri üzerine çöküp de yalvaranların değil de ayakları üzerinde ölen, hayatın her alanından kahraman ve şehitlerin hepimize cesaret verdiği bir dönemdir.
Martin Luther King çok doğru söylemiş: “Eğer insan uğruna ölecek birşey bulamamışsa yaşamasının bir önemi yoktur”
Ülke için, bayrak için ya da şirket emperyalizminin uydurma savaşları için asla hayatımı feda etmem. Ama dünya için, hayvanlar için ve cephelerdeki yoldaşlar için seve seve ölürüm.
Bir kez korkunuzu yendiniz mi, artık özgürsünüzdür, tamamen özgürsünüzdür.
İlhama mı ihtiyacınız var? Bunu izleyin. Korkunuzu yenin:
Duygusal Mühendislik Okulu
16 Ağustos 1960’da Joseph Kittinger Excelsor III adındaki bir helyum balonuyla göklere yükseldi. 31,330 metre yüksekliğe ulaştı. Ve ardından aşağı atladı. Aşağıdaki video bu görüntülerden oluşuyor.
Çev.Cem